- kenar
- 波́1́is.1. 边, 边缘, 外侧; 岸; 书页边的空白, 栏外; 边界, 边境: \kenar boşluğu 书页边的空白 \kenar çizgisi 体́ 边线 denizin \kenarı 海岸 kentin \kenarı 城郊 kumaşın \kenarı 布边 uçurumun \kenarı 悬崖边 yolun \kenarı 路边2. 数́ 边: bir üçgenin \kenarları 三角形的边2́s. 旁边的, 远离中心的; 边远的, 偏远的: \kenar mahalle 偏远的街区 \kenar bir yer 偏远的地方◇ -den \kenar gezmek 远离, 疏远: O, benden kenar gezer. 他会离我而去。-i \kenara atmak 抛到一边, 抛开脑后, 不予重视, 忘记: üzüntüleri \kenara atmak 把烦恼抛到一边 \kenara büzülmek 缩在一边: Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldüm. 我象个腼腆的孩子似地缩在一边。Kenara büzülmüş, gözden uzak kalmaya çalışıyor. 他龟缩在一边, 极力躲避别人的目光。\kenara çekilmek 1) 往边儿上靠, 靠边: Çiğnenip ezileceksin oğlum, ayak altında durma, kenara çekil. 儿子, 别站在人来人往的地方, 靠边儿一点儿!别让人踩着你了! 2) 被拖到一边: Yolda bozulan araba kenara çekildi. 半路抛锚的汽车被拖到了路边。 3) 转́ 隐退, 不问世事 \kenarda kalmak 靠边站, 不受重用, 不受重视 \kenarda köşede 在犄角旮旯, 在被人遗忘的地方, 在不受注意的地方: Kenarda köşede beş on dolarımız vardır. 在犄角旮旯的地方, 我们还能找到10来个美元。\kenarı bastırmak 锁边, 扦边 \kenarın dilberi 孤陋寡闻又故作高雅的女人: Kenarın dilberi, çok zengin olunca özenti içine girdi. 孤陋寡闻又故作高雅的女人一有了钱, 就去模仿他人。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.